2014. december 22., hétfő

Az emberiség legnagyobb titka: a Kozmikus Terv |

Az emberiség legnagyobb titka: a Kozmikus Terv |

"Minden ember, aki életet ad egy másik embernek, aki segíti egy másik ember, állat vagy növény életét, aki baráti, emberi közösséget épít, aki ápolja a környezetét, aki érzéseivel, gondolataival hozzájárul a Természet felemelő szépségének kiteljesedéséhez, a maga módján részt vesz a Kozmikus Tervben, és tevékeny résztvevője a Világegyetem további épség felé fejlődésének, felépülésének.Az emberiség összetartozása nemcsak egy szívdobogtató, nélkülözhetetlen és emberi érzés. Az emberi összetartozás egyben törvényszerűség is, a Kozmikus Terv része."

2014. december 2., kedd

Civil Régészeti Alap - A Maykhan Uul csodái

 M Korkut Tor albumát.

Mongol területen került elő ez a különleges lelet. Nemzetközi expedíció keretein belül lett feltárva, a leletmentés és konzerválás Krym Altynbekov érdeme. A Maykhan Uul csodái a 2011-es év egyik legnagyobb régészeti szenzációjának számítanak.

M Korkut Tor 148 új képet töltött fel Mayhan Uul Kurganı című albumába — TC Emine Karaca Özcan társaságában.
lıyor. Göktürkler bu topraklarda binlerce değerli kültür mirası bırakmışlardı. Bunlardan biri de Mayhan Uul Kurganı’ydı.Kazakistan ve Moğolistan’ın 2011 yılında Prof. Kharcaubay Sartkojaulı’nın başkanlığında başlattığı ortak bir proje ile bu kurganda kazılar gerçekleştirildi.Mayhan Uul Kurganı Orta Moğolistan’da, başkent Ulan Bator’un 210 kilometre batısında, Bulgan eyaletinde, adını aldığı dağın, Mayhan Uul’un (Çadır Dağı’nın) eteğindedir. Ayrıca yine bu dağın eteklerinde, Mayhan Uul gibi yığma topraktan, kümbete benzer 12 kurgan bulunmaktadır; 7-10. yuzyıllar arasına tarihlenen bu anıtmezarların tumu Göktürklere özgü bir gelenek olarak bilinen hendeklerle çevrilidir. Mayhan Dağı’nın güney eteğinde uzanan Ulan Hirem (Kızıl Kale) bozkırında ise, kalesiyle bu bozkıra adını veren bir ortaçağ kentinin kalıntıları bulunmaktadır.Mayhan Uul Kurganı’nın 20 kilometre batısında da bir eski Türk yazıtı olan Ar Hanan yer alır. Bu coğrafyayı şekillendiren bir diğer özellik ise kurganların 5 kilometre kadar doğusunda, kuzeye doğru akan Tola Irmağı’dır. Eski Türk yazıtlarında Tola Irmağı’nın adı “to لاla diye yazılıdır ve eski Moğolcada da “to لا la” olarak geçer. Eski Türkçedeki anlamı gibi nehir kavislenerek yani menderesler yaparak ilerler. Mayhan Uul Kurganı Mayhan Uul Kurganı 34x36 metre çapında bir alanı kaplar ve yüksekliği 4 metreye ulaşır. Kurganı çevreleyen 110 metre 4 çapındaki hendeğin bugünkü derinliği 50 santimetre kadardır.Bir benzeri, 760 yılında “İl Etmiş Bilge Kağan” onuruna yapılan Mogoyn Şine Us Barıqın (Barıqın: anıt tapınak) yanındaki Orgot Dağı’nın tepesinde bulunan bu tür kurganların, şekilleri bozmayacak bir yöntemle kazılmaları gerekiyordu.Kazakistan adına Kharcaubay Sartkojaulı ve Jantekin Kharjaubayulı ile Moğolistan adına Ayudayn Ocir ve Lhagvasuren Erdeneboldlar’ın katıldığı proje ekibi, özellikle bozkır arkeolojisinde pek fazla bilinmeyen, sadece yığma topraktan tepe şeklinde yapılan bu tür kurganlar için yeni bir kazı stratejisi geliştirme ihtiyacı duydu. Gerek yükseltiyi tahrip etmeyen, gerekse geniş alanları kazmadan anıtmezara ulaşmaya yönelik bir strateji geliştirildi ve anıtmezarın yapımı sırasında giriş cıkışı sağlayan, dromos adını verdiğimiz koridor tespit edilerek kazılara bu koridordan başlandı.İlk olarak topoğrafik detaylara göre kurganın güney eteğindeki giriş koridorunun izi belirlendi ve onu tamamen dolduran toprak ve taş temizlendi. Uzunluğu 42 metreye ulaşan koridorun ilk 20 metresi yaklaşık 35 derecelik eğimle alçalıyordu.Düz ilerleyen son 22 metrede ise kenarların yıkılmasını engellemek için beş tane kemer yapılmıştı. Bu son bölümün inşası için önce aynı hizada 7,5 metre derinliğinde dört çukur açıldıktan sonra çukurların arasındaki toprak alttan tünel gibi delinerek birbirine bağlanmıştı. Bu sayede arada kalan kısımlar kemer şeklini almış ve kemerli bir koridor oluşmuştu. Anıtmezarı inşa edenler bu yöntem sayesinde hem hava ve ışık ihtiyaçlarını gideriyor, hem de kazılan toprakları buralardan çıkartıyorlardı. Koridorun bütün duvarları samanlı bir harçla sıvanıp üzerine ince toprakla son kat çekilmiş ve resimlerle bezenmişti. Duvarlarda, 99,2 metrelik bir bolumu kaplayan, kırmızı ve siyah boyalarla yapılmış 45 resim açığa çıkarıldı. Bunların en büyüğü, ürkütücü bir şekilde tasvir edilen ve boyu 7,5 metreyi bulan pars betimlemesiydi.Kemerleri süsleyen resimler arasında oryantal üslupta tapınaklar,koruyucu boğa ve nilüfer çiçeği dikkati çeken diğer betimleri oluşturuyordu.Koridorun eğimli kısmında iki pars,altı kırmızı bayrak ve sekiz farklı rütbe ve teçhizata sahip insan resimleri ile karşılaşıldı. Koridorun diğer yarısı da resimlerle kaplıydı. İlk çukurun bulunduğu yerde iki süvari ile koşumlu iki at; ikinci çukurda iki erkek betimi;üçüncüde yine iki erkek ve bir tazı ile dördüncüde dört erkek hizmetçi resmi bulundu. Oldukça net ve en ince detaya kadar özenle yapılan resimler niteliklerinin yanı sıra çok sayıda ve buyuk boyutlu olmalarıyla da Moğol bozkırında bir ilki temsil ediyordu. Töreni Anlatan Heykelcikler Dorduncu cukurun bulunduğu kesimde bizleri bir başka keşif bekliyordu.Mezar odasına ulaşan koridorun duvarına acılan iki odacık (niş) ahşap bir kapı ile ortulerek tunc bir kilitle de kilitlenmişti. Dış yuzu duğmelerle suslu,122х102 santimetre boyutlarındaki iki kanatlı kapının ardındaki bu odacıkların her birinde pişmiş topraktan 45 heykelcik bulundu. Kadın ve erkek betimlerinden oluşan, bazıları elinde bayrak tutan bir grup, yuvarlak bir donuşe sahip kenarlara paralel dizilmişlerdi. Odacığın ortasında ise at ustunde muzisyenler,zırhlı at, deve, tanımlanamayan bazı hayvan ve tazı heykelcikleri yer alıyordu.Olasılıkla gomu torenini canlandıran bu eserler Mayhan Uul Kurganı’nın bir başka gizemini ortaya koyuyordu Mezar Odası Kurganın ana bolumunu oluşturan mezar odasının girişine ulaştığımızda,mezarı soygunculardan ve mezar kapatılırken koridora doldurulan topraktan korumak icin orulmuş bir taş duvar ile karşılaştık.Duvarın yanı sıra girişte, koruyucu olarak bircok yırtıcı hayvanın karakteristik yanlarını kendinde toplayan iki mitolojik hayvan ile iki zırhlı insan heykeli yer alıyordu. Boyalarla renklendirilen bu pişmiş topraktan insan heykelcikleri,varlıkları kadar oldukça detaylı işlenmiş yüzleriyle dikkat çekiyordu.Heykellerin ardında, mezar odasının ahşaptan, kilitli kapısına ulaşıldı. Ne yazık ki çöken toprak kapıyı tahrip ettiği gibi mezar odasının zeminindeki tüm buluntuları örtmüş ve odayı 1,5 metre yüksekliğe kadar doldurmuştu. Odanın eni ve boyu 4 metre, yüksekliği ise 4,5 metreydi. Temizliği tamamlandıktan sonra odanın batı kenarında ahşap bir tabut, doğusunda ise ahşap eşyalar açığa çıkarıldı. Yamuk biçimde, iki kat tahtadan yapılan tabutun içinde, 80x35 santimetre boyutunda bir kutu vardı. Dört kat farklı bezle sarılan kutunun içinde altından yapılmış eşyalar ile karşılaşılırken,kutunun yanında duran bez torbanın içinde de 45 adet altından Bizans ve yerel üretim sikke bulundu. Göktürk geleneklerine göre yakılan ölünün külleri ise ahşap bir kutuya konulmuştu.Bulunan eşyalar arasında taç, altın bardak ve kemer plakalar olasılıkla gömü töreni için yapılmamış, mezar sahibinin yaşarken kullandığı eşyalardı. Koridorda olduğu gibi mezar odasının duvarları da büyük boy resimlerle kaplıydı. Yanında erkek ve kadın bulunan kutsal ağaç resmi beş ayrı yeri süslüyordu. Yüzleri hüzünlü olarak betimlenen insanlar arasındaki bir kadın figürü de elinde mendile benzer bez parçasıyla ağlar şekilde çizilmişti.Yazılı bir belgeye rastlanmayan mezarın gerek yapım şekli, gerekse açığa çıkarılan buluntular değerlendirildiğinde Göktürk yöneticilerinden birine ait olduğu anlaşılmaktadır. Tabuttan çıkan Bizans sikkelerine göre 7. yüzyılın ortalarında yapıldığı anlaşılan kurgan Göktürk yöneticilerine ait, bugüne kadar bulunan ilk mezar. Toplam 560 ahşap eşya, pişmiş topraktan heykelcikler, altın eşyalar, süslemeler ve duvar resimleri gibi çeşitli buluntular yine 7. yüzyılda bu bölgede yaşayan Türklerin yaşam tarzı,sanatı, mimarisi, gömü geleneği ve dünyaya bakışı hakkında eşsiz bilgilere ulaşmamızı sağladı. PROF. DR. SARTKOJAULİ KARCAUBAY, AVRASYA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRÜ CANTEKİN KARCAUBAY, MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ TARiH BÖLÜMÜ’NDE DOKTORA ÖĞRENCİSİ ATLAS OCAK 2013




(29) Facebook